Meal Seç / Sure Seç

İnsikak Suresi

TÜRKÇE - MUHAMMED ESED KURAN TEFSİRİ


( MUHAMMED ESED KURAN TEFSİRİ )

84 - İnsikak
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA (1)

1 - Otoritelerin çoğunluğuna göre, (9. sure -Tevbe- hariç bütün surelerin başında yer alan) bu ifade Fâtiha'nın ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Bu nedenle 1. ayet olarak numaralandırılmıştır. Bütün diğer örneklerde ise besmele, surelerin başında yer alır ve fakat ayet sayılmaz. Rahmân ve Rahîm ilahî sıfatlarının her ikisi de "bağışlama", "merhamet", "şefkat" anlamına gelen ve fakat daha da kapsayıcı bir mana ifade eden rahmet isminden (bu ismin masdarından) türetilmişlerdir. İlk zamanlardan bu yana İslam alimleri, bu iki terimi birbirinden ayıran anlam nüanslarını tanımlamaya çalışmışlardır. Bu açıklamaların en ikna edici ve sade olanı İbni Kayyım'a aittir (Menâr I, 48'den naklen): (Ona göre,) Rahmân terimi, Allah'ın Varlığı kavramında içkin (mündemiç) bulunan ve ondan koparılması mümkün olmayan rahmet saçıcılığı vasfını kapsarken, Rahîm, bu rahmetin O'nun mahlukatı üzerindeki tezahürünü ve onlar üzerindeki etkisini, başka bir deyişle O'nun aktivite (faaliyet) tarafını ifade eder.

        
Nüzul sırasına göre bu sure, 82. surenin (İnfitâr) hemen ardından gelir ve bu nedenle, muhtemelen son Mekkî vahiylerden biridir.
1. GÖKYÜZÜ parçalara ayrıldığında, (1)

1 - Yani, Son Saat gelip çattığında ve hem olgu olarak hem de insan kavrayışında yeni bir gerçeklik başladığında.

2. tabiatı gereği Rabbine boyun eğdiğinde;
3. ve yeryüzü dümdüz hale getirildiğinde, (2)

2 - Bkz. 20:105-107.

4. ve içindeki her şeyi dışarı atarak tamamen boşaldığında, (3)

3 - Yani, bütün gerçekliğini kaybettiğinde.

5. tabiatı gereği Rabbine boyun eğerek:
6. [öyleyse,] ey insan -sen [madem ki] zahmetli bir çaba ile Rabbine yönelmektesin- (4) sonunda mutlaka O'na kavuşacaksın!

4 - İnsanın yeryüzündeki hayatında -farkında olalım veya olmayalım- üzüntü, acı, sıkıntı ve endişenin, nadir anlardaki gerçek mutluluk ve tatminin çok üzerinde olduğu gerçeğine işaret. Böylece, bu insanlık durumu, "zahmetli bir çaba ile Rabbine doğru yönelmek" -yani, O'na kavuşacağı yeniden dirilişteki âna doğru yönelmek- olarak tanımlanmıştır.

7. Sicili sağ eline verilecek olan kimse, (5)

5 - Yani, hayattaki davranışları sayesinde "dürüst ve erdemliler" arasına giren kimse: bkz. 69:19, not 12.

8. zamanı geldiğinde kolay bir hesaba çekilecektir;
9. ve kendi görüş ve anlayışındaki insanlara (6) sevinçle dön[ebil]ecektir.

6 - Lafzen, "halkına" -yani, kendisi gibi dünyada iken dürüst ve erdemli bir hayat sürenlere.

10. Sicili arkasından verilecek olan ise,(7)

7 - Bu, ilk bakışta, kötülerin sicilinin "sol eline verileceği"ni belirten 69:25 ile çelişir gibi görünmektedir. Ama şimdiki ifade ve tasvir, günahkarın kendi sicilinden duyduğu dehşeti ve onu hiç görmeme dileğini yansıtmaktadır (69:25-26): başka bir deyişle, onu görmek istememesi, (sicilinin) ona, "arkasından" verilmesi ile sembolize edilmektedir.

11. zamanı geldiğinde tamamiyle yok olmak için yalvaracak:
12. ama yakıcı ateşe atılacaktır.
13. Bakın, o adam, [yeryüzündeki hayatında] kendi görüş ve anlayışındaki insanlar (8) arasında keyifle yaşadı;

8 - Lafzen, "kendi toplumu" -yani, aynı günahkar eğilimlere sahip olan halk. (Karş. 75:33, not 14.)

14. çünkü, hiçbir zaman [Allah'a] döneceğini düşünmedi.
15. Evet, öyle! Halbuki Rabbi, onda olan her şeyi görmekteydi!
16. YOK YOK! Hayır! Akşamın [geçip giden] alacakaranlığını tanıklığa çağırırım.
17. Ve geceyi, onun [safha safha] gözler önüne serdiklerini,
18. ve dolunay haline gelen ayı: (9)

9 - Böylece Allah, kendi yarattığı evrendeki hiçbir şeyin durağan olmadığı gerçeğini "tanıklığa çağırmakta"dır. Çünkü her şey, sürekli olarak bir durumdan diğerine, her durumda görüntüsünü ve şartlarını değiştirerek, hareket edip durmaktadır: Yunan filozofu Heraklitus tarafından yerinde olarak panta rhei ("her şey akar/değişir") ifadesiyle tanımlanan bir olgu.

19. [işte böylece, ey insanlar,] siz adım adım ilerleyeceksiniz. (10)

10 - Yahut: "bir safhadan/durumdan diğerine" (Zemahşerî): yani, kesintisiz bir ilerleme içinde -hamilelik, doğum, büyüme, yaşlanma, ölüm ve sonunda yeniden dirilme.

20. Peki, onlara ne oluyor da [öteki dünyaya] inanmıyorlar? (11)

11 - Var olan her şeyin bir safhadan diğerine yahut bir durumdan diğerine kaçınılmaz bir şekilde evrilmesi, bütün evrende açıkça görülen temel bir kanuna tekabül ettiğinden, bunun istisnasının yalnızca insan olacağını ve onun ileriye doğru hareketinin bedensel ölümü ile sona ereceğini ve ardından başka bir oluşun takip etmeyeceğini varsaymak, makul olmaz.

21. Ve Kur'an kendilerine okunduğunda saygıyla yere kapanmıyorlar? (12)

12 - Yani, onun bütün mevcudattaki kesintisiz ilahî değişim ve ilerleme kanununu nasıl sürekli olarak vurguladığını gördükleri halde

22. Evet, hakikati inkara şartlanmış olanlar [bu ilahî kelâmı] yalanlıyorlar!
23. Ama Allah, onların [kalplerinde] gizlediklerini (13) bilir.

13 - Yani, Yüce Varlığa karşı sorumluluklarını itiraf etme isteksizliğini.

24. O halde, onlara [öteki dünyada] şiddetli azabı haber ver,
25. yalnız [pişmanlık duyarak] iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar hariç: onlar için kesintisiz bir ödül vardır!
KURAN uygulamasını telefonunuza siz de yükleyin: